Ömrü toprakla güreş tutmakla geçti
Toprak sert, bir o kadar da zor rakip…
Peksimet, domates ve yoğurtla,
Sabahtan akşama kazma sallar…
Geri kalan yerleri bir pulluk ve
bir çift öküzle sürer,
Tarlalara tütün, bostan, nohut
ve buğday ekerdi.
Avudan deresinden armut,
Alo Pınarı’ndan kavun ve
karpuzla
Doldururdu küfelerini…
Mezarlıktan geçerken, ahirete
göç eden komşu, akraba ve ataları için kavun, karpuz
En sevdiği Nokrallı dayıya da birinci
sigarasını bırakır,
Köye geldiğinde küfeler yarıya iner,
Yarısı nerde diye soranlara;
“Dağıttım, sevaptır, insan
kursağına girsin” derdi.
Sevdiğini doğrudan söyleyemez,
ar gelir
“Üşürsün montunu al, azığını
unutma” der,
Dilinle söyleyemediğini,
Gözleri ele verirdi…
Toprağın sertliği ona da geçmiş,
İsrafa dayanamaz…
“Kıtlık görmediniz siz,
Nimetin kıymetini bilin” derdi…
Köyde büyük küçük ziyaret
etmediği ev yoktu…
Muhtar Ahmet Ali,
Kadıların Şaban
Ve Bakkal Hüseyin…
En yakın dostları…
Zengin olmadı hiç,
Amma “kefenin cebi yok” der
Elinde ne var ne yoksa
paylaşmasını bilirdi.
Mekanın cennet, yaptığın hayır
hasenat sevap hanene yazılsın,
Peygamber efendimize komşu
olasın,
Biz senden razıyız,
Allah da razı olsun,
Babalar günün kutlu olsun..
Canım babam…
13.06.2022/İZMİR