Translate

21 Ekim 2016 Cuma

Fani Dünya İşleri...

Kaç yıl oldu bilmiyorum bu “fani dünya işleri” deyimini kullanmaya başlayalı.

Ne zaman bir arkadaşla karşılaşsam, nasılsın, iyi misin şeklindeki hal hatır sorma faslından sonra sorulan ilk soru, “Ne yapıyorsun? Ne işlerle uğraşıyorsun?” oluyor.

Yıllardır bu soruya “N’aparsın, fani dünya işleri ile uğraşıyorum.” yanıtını veriyorum.

Bu klişe söz o kadar yerleşti ki, sadece ben değil, etrafımdaki arkadaşlara da ne yapıyorsun dediğimde aynı yanıtı alıyorum.

Bugün öğle arasında Süreyya;

-Hep konuşuyoruz. Bu konuyla ilgili neden bir yazı yazmıyorsun?

diye soruyor. Ben de;

-Niye olmasın!

diyorum.

Peki güzel de üç sözcükten oluşan bu yanıt ne anlam ifade ediyor?

1. Fani
2. Dünya
3. İşleri

Türk Dil Kurumu, Arapça’dan dilimize geçmiş olan “fani” sözcüğünü “ölümlü, geçici, kalımsız” olarak tanımlıyor.


Bizler için dünya “hancı”, biz yolcu…

Dün geldik, bugün yaşıyoruz, yarın da gideceğiz.

Yunus diyor ki: “Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan!”

Elbette, yaşamak, geçimimizi temin etmek ve yaşamdaki ideallerimizi gerçekleştirmek için çalışmak zorundayız…

ANCAK; amaçlar ile araçları karıştırmadan…

Nihai hedef hem fani, hem de ebedi dünyada mutlu olmaksa, bu amaca ulaşmak için yaptıklarımızın araç olduğunu akıldan çıkarmamalıyız.

Eğer araçlar amaç olursa, baş ayağı değil de, ayaklar başı yönlendirmeye kalkarsa vay halimize…

Çalışmalıyız, hem de çok…

AMA hırslarımızın esiri olmadan ve gönül kırmadan…

Yine Yunus’a gidelim. Bakalım ne diyor?

Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil

Yaptığınız işlerde, en az “başarınız” kadar, geride hoş bir seda bırakmanız dileğiyle…

Yeni bir yazıda görüşünceye kadar hoşçakalın…